13 Aralık 2010 Pazartesi

NY Chelsea'den Çağdaş Sanat Notlarım








Chelsea
İlk durağımız Bryce Wolkowitz... Dünya'nın en önemli fotoğraf sanatçılarından Abelardo Morell'in The Universe Next Door sergisindeydik. Morell'i, sanatı yakından takip edenler Massachusetts College of Art'tan hatırlayacaklardır. Eserleri dünyanın en önemli özel kolleksiyonlarında ve müzelerinde yer alıyor. Bu sergi Morell'in ünlü camera obscura serisine eklediği yeni çalışmalardan oluşuyordu.  Çalışmasında insan-mekan algısı yansıtan sanatçı tüm pencereleri kapatıp, odada küçük bir delik bırakmış ve bu aralık mekanı bir anda kameraya çevirmişti...

Aynı galerinin düzenlediği bir başka sanat çalışması ise Jim Campbell’a ait Madison Square Park’da bugüne düzenlenmiş en büyük  açıkhava dijital medya çalışmasıydı. “Scattered Light” çalışmasının yanı sıra, serisinin diğer iki eseri “Broken Window” ve “Voices in the Subway Station"ı burada izleme imkanı buldum.

Adam Helms, "Without Name”

Cadde üzerinde ilerlerken Marianne Boesky Galeri’de Adam Helms’in “Without Name” isimli New York’ta bu galerideki ikinci solo çalışmasına rastladım. Gerhard Richter’in “48 Portraits” (1971-72) eserinde yer alan, 20. yy’ın önde gelen Batı edebiyatı, felsefesi ve bilim ikonlarına karşılık Helms “Untitled ( 48 Portraits, 2010)” eserinde gerillaların, yıkıcı güçlerin portrelerini karakalem ile çalışmış.

Biraz daha ilerledikten sonra Gladstone Gallery’deyim.. “Hunt Bury Flee” isimli ve Kenya asıllı NewYorklu sanatçı Wangechi Mutu’ya ait bir sergide büyük ölçekli işlerin yanında küçük heykel figürleri de yer alıyordu. Etkileyici ve düşündürücü bir sergiydi.

Hemen ilerisindeki Metro Pictures galerisinde Pauline Olowska’nın geç komünist dönemin Polonya’sından örgü desenlerinin posta kartlarından uyarlanmış tablolarını ve örgü kazaklarınıdan oluşab çalışma çok yaratıcıydı. Olowska’nın “Applied Fantastic” isimli sergisinde komünist Polonya’nın batı tüketim toplumundan nasıl etkilendiği gözler önüne serilmişti.


Pauline Olowska, "The Applied Fantastic"



24. Cadde’de yer alan Matthew Marks Gallery’de üst kata çıktım. Tony Smith’e ait “Bronze” isimli heykel sergisinde fotoğraflarda gördüğüm resimlerin etkisinden çok daha fazlasıyla karşılaştım... Sanatçı hayatta değil; fakat zamanında neler yaptığına inanamadım!

Tony Smith "Bronze"
Andrea Rosen Gallery’de ise Ilene Segalove’un “The Dissatisfaction of Ilene Segalove” ve Friedrich Kunath’ın “Tropical Depression” sergileri vardı. Segalove’un işinde fotoğraf, radio ve video çalışmalarını izleme şansını yakaladım. Kunath ise, Tropical Depression eserinde romantiklik ve umutsuzluk, ironi ve samimiyet galeriyi tamamen sarmış gibiydi. 
    
  

 
Friedrich Kunath, "Tropical Depression"
 
Bruce Silverstein Gallery Alman fotoğrafçı Michael Wolf’un provokotif sergisi “iseeyou”’yu çok güzeldi. Sergilenen dört ana grup Transparent City, Architecture of Density, Tokyo Compression ve Street Views, 21.yy’ın metropolitan varoluşlarına dikkati çekiyor; ortadan kalkan mahremiyet, sınırlar ve sınırsız teşhisi gözler önüne seriyordu.



Michael Wolf, "iseeyou"


Bu gezimi 24. Cadde’de Gagosian’da sonlandırdım... ve Anselm Kiefer’ın “Next year in Jerusalem” sergisi tüm gördüklerimi bir anda sildi…“Occupations” enstalasyonu etrafında kurgulanan sergide Kiefer 1969 yılında çekilmiş bir seri fotoğrafı kullanıyor ve Avrupa’da tarihi öneme sahip mekanlarda HitlergruB yaparken gözüküyordu.

Anselm Kiefer, "Next Year in Jerusalem”
                       Bu gezide 26. Cadde’yi gezemedim, ona da gelecek sefere gidiyorum...


Anish Kapoor'un, Chicago Millenium Park'ta yer alan "Cloud Gate" isimli eserini de bu yazıyı noktalamadan önce sizlerle paylaşmak istedim. Istanbul'a dönüş uçağında, bulutların arasındayken aklımda büyülendiğim "Bulut Kapısı" vardı...
                                        






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder